Sürekli Kötü Bir Şey Olacak Hissi: Bu Kaygı Nereden Geliyor ve Onunla Nasıl Başa Çıkılabilir?
Bazen her şey yolundayken bile içimizde açıklayamadığımız bir huzursuzluk olur.
Midemizde bir sıkışma, omuzlarımızda görünmez bir ağırlık ve zihnimizin bir köşesinde durmadan tekrarlanan bir düşünce:
“Ya kötü bir şey olursa?”Ortada net bir sebep yoktur ama sanki yaklaşan bir felaket varmış gibi hissederiz. Bu sürekli kötü bir şey olacak hissi, yalnızca basit bir endişe değildir. Çoğu zaman daha derinde çalışan psikolojik süreçlerin bir sonucudur.
Peki bu his neden ortaya çıkar? Neden zihin, durup dururken en kötü senaryolara odaklanır? Gelin biraz yakından bakalım.
Bu His Aslında Ne Anlama Geliyor?
“Kötü bir şey olacakmış gibi hissetmek”, genellikle anksiyeteyle ilişkilidir. Daha açık bir ifadeyle, beynin tehlikeyi fark edip bizi korumaya yarayan alarm sistemi gereğinden fazla çalışmaya başlamıştır.
Normalde bu sistem, gerçek bir tehlike olduğunda devreye girer. Ancak bazen sistem kapanmaz ve sürekli açık kalır. Böyle olunca belirsiz ya da sıradan durumlar bile tehdit gibi algılanır. Ortada gerçek bir tehlike yokken bile kişi kendini gergin, huzursuz ve tetikte hisseder.
Bu Kaygının Arkasında Neler Olabilir?
Bu hissin tek bir nedeni yoktur. Çoğu zaman birkaç etken bir araya gelir.
1. Geçmişte Yaşanan Zorlayıcı Deneyimler
Beyin yaşananları hafızasında tutar. Ani kayıplar, kazalar, hastalıklar, ihmal edilme ya da beklenmedik zor deneyimler, zamanla dünyayı daha “tehlikeli” algılamamıza neden olabilir.
Kişi bu olayları bilinçli olarak hatırlamıyor olabilir ama beden ve zihin hâlâ tetikte kalabilir. Bu yüzden geçmişte yaşanan bir deneyim, bugün “kötü bir şey olacak” hissiyle kendini gösterebilir.
2. Belirsizliğe Tahammül Etmekte Zorlanmak
Hayatın kontrol edilemeyen pek çok yönü vardır. Ancak bazı insanlar için belirsizlik özellikle rahatsız edicidir. Kontrol edilemeyen durumlar, zihinde hızla tehdit algısına dönüşebilir.
Zihin, belirsizliği tolere etmekte zorlandığında boşlukları en kötü ihtimallerle doldurur. Bu da kaygıyı sürekli canlı tutar.
3. Felaketleştirme Alışkanlığı
Felaketleştirme, zihnin en sık düştüğü tuzaklardan biridir. Küçük bir ihtimal, kısa sürede büyük bir felakete dönüşür.
Örneğin birine ulaşamadığınızda aklınıza ilk olarak “Başına bir şey geldi” düşüncesi gelebilir. Daha basit ve olası açıklamalar (meşgul olması, telefonunun sessizde olması gibi) çoğu zaman arka planda kalır.
4. Uzun Süreli Stres ve Yorgunluk
Sürekli stres altında olmak zihni ve bedeni yorar. İş temposu, maddi kaygılar, ilişki sorunları ya da duygusal yükler uzun süre devam ettiğinde, zihin dayanıklılığını kaybedebilir. Bu durumda en küçük belirsizlik bile büyük bir tehdit gibi algılanabilir.
Bu Hisle Başa Çıkmak İçin Neler Yapılabilir?
Bu kaygıyla yaşamak zorunda değilsiniz. Küçük ama düzenli adımlar, zamanla büyük bir rahatlama sağlayabilir.
1. Düşünceleri Sorgulamayı Deneyin
Aklınıza gelen her düşünce gerçeği yansıtmaz.
“Bir şey olacak” düşüncesi geldiğinde kendinize şunları sorabilirsiniz:
- Bunun olacağına dair somut bir kanıtım var mı?
- Daha olası, daha sakin bir açıklama olabilir mi?
- En kötü ihtimal gerçekleşirse bununla başa çıkabilir miyim?
Bu sorular, düşüncenin etkisini azaltmaya yardımcı olur.
2. Anda Kalmaya Çalışın
Kaygı genellikle geleceğe odaklanır. Nefese ve bedene dikkat vermek, zihni şimdiki ana geri getirir. Yavaş ve derin nefes almak bile bedende belirgin bir rahatlama yaratabilir.
3. Kontrol Alanınızı Netleştirin
Her şeyi kontrol etmek mümkün değildir. Ancak kendi davranışlarınızı, tepkilerinizi ve günlük düzeninizi etkileyebilirsiniz. Kontrol edemedikleriniz yerine edebildiklerinize odaklanmak kaygıyı hafifletir.
4. Bedeni İhmal Etmeyin
Uyku, beslenme ve hareket; zihinsel iyi oluşun temel parçalarıdır. Özellikle düzenli hareket etmek, bedendeki stresin azalmasına yardımcı olur ve ruh halini olumlu yönde etkiler.
Ne Zaman Destek Almak Gerekir?
Eğer bu kötü bir şey olacak hissi günlük yaşamınızı zorlaştırıyor, işlevselliğinizi ya da ilişkilerinizi etkiliyorsa, bu noktada destek almak oldukça faydalı olabilir. Tek başınıza baş etmek zorunda değilsiniz.
Bu his anlaşılabilir ve çalışılabilir bir durumdur. Doğru destekle, zamanla etkisi azalabilir ve hayat üzerindeki ağırlığını kaybedebilir.
Ahmet Vefa Çetin
Klinik Psikolog Yayın Tarihi: